Araplarla Pazarlık

Tarih bilmemenin, işgüzar olmanın, üç beş kuruşun peşine düşmenin, omurgasız yaşamanın bedeli mutlaka olur. Suudi Arabistan’a maça gitmek ve sonuçları bunun göstergesi. Irkçılık yapmak için değil, bir gerçeği anlamanın zamanı geldi de geçiyor.

*

Arapların Türk milletine karşı düşmanlığı yeni değil. Bu düşmanlık yüzyıllar ötesine kadar gider. Tarihte Türklerin ve Arapların ilk karşılaşmaları Belencer Muharebesidir. Arapların yenildiği ve Türklere karşı bitmez bir kinle doldukları ilk olaydır Belencer Muharebesi. Ardı ardına bir çok savaş ve durumun ardından Osmanlı hakimiyeti Arapların Türk düşmanlığına en büyük körük olmuştur.

Bu düşmanlık öylesine büyümüştür ki, Suudi yönetimi, ülkelerindeki Türk eserlerini buldozerlerle yıkıp, Thomas Edward Lawrence’in evini restore edip müze yapabilmişlerdir. Lawrence, Arapları Osmanlıya karşı isyan etmeleri için desteklemiş ve bugün ki Arap ülkelerinin mimarı olmuş bir isimdir.

Suudi yönetimi, Lawrence’in Arap isyanlarını organize ettiği 1915-1916 yıllarında kaldığı evi restore edip kapısına, “Bu ev Türklere karşı savaş vermemize yardımcı olan Lawrence’in karargahıdır” yazma cüretinde bile bulunabilmiştir.

Arapları bilenler bilir, Arap tarihi ve kültürünü tanıyanlar tanır, Araplar hiçbir tarihte ve hiçbir koşulda Türkleri sevmediler, sevmeyecekler. Saygı duymadılar, duymayacaklar.

*

Oysaki biz ne yaptık?

Ölen Suud kralına yas ilan ettik.

Oysaki biz ne yaptık?

Doğrudan Veliaht prensin emriyle öldürülen, ölüsü bile yok edilen Cemal Kaşıkçı cinayetini Suudiler için görmezden geldik, üstünü kapattık, hiçbir problem yokmuş gibi davrandık.

Oysaki biz ne yaptık?

Suudi Arabistan’da oynanacak maçta Atatürk posterleri ve sözlerini yasaklayan, Türklüğün yegane temsilcisi Atatürk’ün simgelerini yasaklayan, Atatürk’ün varlığından bile rahatsız olan Suudilerle pazarlık koltuğuna oturduk.

Saatlerce anlaşılabileceğini düşündük.

Arapların Atatürk düşmanlığını yatıştırmaya çalıştık.

Yazıklar olsun o masaya oturanlara.

Helal olsun o maça çıkmayan sporculara.

Yazıklar olsun diplomatik olarak hiçbir tepkide bulunmayan bürokratlara ve politikacılara.

Helal olsun Atatürk sevdalılarına.

Yazıklar olsun üç-beş milyon doların peşine düşenlere.

Helal olsun hiçbir uğurda vatanı satmayan ve pazarlık konusu bile yapmayanlara.

Yazıklar olsun sırf karşı tarafta Araplar, bu tarafta Atatürk söz konusu diye susan Arap sevicilerine.

*

Milliyetçilik bayrak sallamak ve slogan atmak olsaydı, spor kulüpleri ülke olurdu. Milliyetçilik bazen kaybetmektir. Çünkü her kazanç onur getirmez ama bazı kaybedişler her zaman onur kazandırır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir